Sendikaların (Üyelerini Temsilen) Dava Açabilme Yetkisi

0
292

KAMU SENDİKALARININ DAVA AÇMA EHLİYETİ

Dava açma ehliyeti idari yargıda ilk inceleme konularından olup davanın her aşamasında resen gözetilir. Aynı şekilde hukuk davalarında ise bu durum dava şartı olup davanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınır. Ancak diğer yandan bir de davayı takip yetkisi kurumu düzenlenmiştir. Bu yetki HMK 53. Maddede düzenlenmiştir.

HMK nın 53. maddesinin gerekçesinde “Madde ile davayı takip yetkisi kurumu düzenlenmiştir. Davayı takip yetkisi, maddî hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukukuna yansımasıdır. Dolayısıyla, kanunla aksi belirtilmedikçe, bu yetki kural olarak maddî hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir. Maddede davayı takip yetkisinin tanımına da yer verilmiş bulunmaktadır. Bu tanım, esas itibarıyla davayı takibi de kapsamaktadır. Davayı takip yetkisi tamamen şeklî taraf kavramının bir sonucudur. Kural olarak dava ehliyeti bulunan kimsenin davayı takip yetkisi de mevcuttur; ancak, bazı durumlarda tarafın dava ehliyeti olmakla birlikte davayı takip yetkisi kendisi dışında üçüncü bir kişi tarafından kullanılabilir ya da kanun gereği kullanılması zorunlu olabilir. Bu yetkiyi kullanan kişinin gerçekte hukukî ilişkinin tarafı olmasına gerek yoktur. Davayı takip yetkisi bir dava şartı olup, mahkeme bunu kendiliğinden göz önüne alır.

Buna göre, davayı takip yetkisi, talep sonucunda belirtilen hakkın ya da hukukî ilişkinin esası hakkında hüküm alabilme yetkisini ifade etmekte olup, kanunda belirtilen istisnaî durumlar (örneğin, İİK.m. 94/II’ye göre, borçlunun henüz tapuya tescil ettirmediği bir taşınmazını borçlu adına tescil ettirmek için alacaklının icra dairesinden dava açma yetkisini istemesi, iflâs masasına karşı açılacak davalarda veya iflâs masasının açacağı davalarda iflâs idaresi tarafından temsil edilmesinde olduğu gibi) dışında, maddî hukuktaki tasarruf yetkisine göre belirlenir. Bu örneklerde de görüleceği üzere, İcra ve İflâs Kanununda düzenlenen durumda, aslında borçlunun normal olarak dava ehliyeti mevcuttur. Fakat alacaklı, borçlunun alacağını tahsil için icra dairesinden davayı takip yetkisini alarak, borçlu adına davayı takip eder. Bu durumda, borçlunun ne taraf ehliyeti ne de dava ehliyeti kaldırılmamış olup, sadece alacaklıya borçlunun alacağını tahsil için bir yetki verilmiştir. Benzer durum iflâsta da söz konusudur. Müflisin taraf ehliyeti ve dava ehliyeti mevcut olmakla birlikte iflâs masasına giren mal ve haklar bakımından takip yetkisi iflâs idaresi tarafından kullanılacaktır.

Kamu sendikalarının üyeleri adına dava açmaları konusunda da Danıştayın 3.3.2006 tarih ve E.2005/1; K.2006/1 sayılı içtihadı birleştirme kararında  4688 sayılı Kanun uyarınca sendikaların üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla onları temsilen dava açabileceklerini belirtmiştir. Özellikle kararda temsil yetkisinden bahsedilmiştir. HMK nın ilgili hükmüne doğrudan bir atıf olmamakla beraber bu kararda da temsil yetkisinden bahsedilmiştir. Buna göre sendika üyesi kamu görevlisi sendikaya vereceği temsil yetkisi doğrultusunda davalarda temsil edilebilecektir. İlgili sendikalarda bu yetkiye istinaden avukata vereceği bir vekaletle üyesi adına temsilen dava açabilecektir. Bu durum ise hukuk usulündeki takip yetkisi kavramına isabet etmektedir.

Anayasa Mahkemesi 14.4.2020 tarihli resmi gazetede yayımlanan bireysel başvuruya karşı verdiği kararında; sendikaların Danıştay’ın yukarıda bahsettiğimiz kararına da atıfta bulunarak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununun 31. maddesinin yaptığı atıftan hareketle ehliyet yönünden temsil ve yetki belgesine ilişkin eksikliklerin mahkemelerce tamamlatmaya yönelik mekanizmaların bulunduğu, bunların kullanılma imkanı varken hak arama hürriyetini engelleyici karar verilmesinin doğrudan hak ihlali sonucunu doğuracağı yönünde karar vermiştir.

İŞÇİ SENDİKALARININ DAVA EHLİYETİ

İşçi sendikalarının ise Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 26. Maddesi uyarınca  sendikanın taraf olabileceği toplu nitelik taşıyan davaların tahdidî olarak çerçevesi çizilmiş olup, sadece çalışma hayatı, örf ve âdet, mevzuat veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanabileceği düzenlenmiştir. Bahsi geçen davaları ilgili sendika kendi adına açar ve böylece davanın tarafı da kendisi olur. Diğer taraftan, sendikaların yargılama alanına ilişkin bireysel nitelikli faaliyetleri kapsamında, üyesi bulunan işçi ve işverenlerin yazılı başvuruları üzerine,iş sözleşmesinden ve çalışma ilişkisinden doğan hakları ile sosyal güvenlik haklarında üyelerini ve mirasçılarını temsilen dava açmak ve bu nedenle açılmış davada davayı takip yetkisi 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda işçi ve işverenler ile mirasçılarına iş sözleşmesinden ve çalışma ilişkisinden doğan hakları ile sosyal güvenlik haklarında dava açmak istemeleri durumunda haklarında açılan davalarda üye oldukları sendika tarafından temsil edilebilmelerine cevaz verilmiştir

Öte yandan, sendikanın tarafı olmadığı bir sözleşmenin iptali istemi ile dava açmasında hukuki yararı da dava ehliyeti de bulunmamaktadır.

SONUÇ OLARAK

İdari davalar yönüyle Sendikalar üyeleri hakkındaki bireysel işlemlere karşı onları temsilen dava açabilecekleri, işçi sendikalarına üye olan işçiler açısından ise iş sözleşmesinden ve çalışma ilişkisinden doğan hakları ile sosyal güvenlik haklarında üyelerini ve mirasçılarını temsilen dava açmak yetkisine sahip kılınabilmektedir. dava açıldığında temsil belgesindeki eksikliğin doğrudan davanın ehliyet yönünden reddedilmesini gerektirmeyeceği, yargı yerlerinin temsil yetkisinin kabul edildiği durumlarda belge eksikliğinden kaynaklanan konularda davaların hemen reddedilmemesi gerektiği bu yöndeki eksikliğin ilgilisince tamamlattırılması gerektiği içtihat haline getirilmiştir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here